Son dönemlerde meydana gelen yangınlar, sadece doğal yaşamı tehdit etmekle kalmayıp, aynı zamanda insanların hayatlarını da tehlikeye atmaktadır. Bu sayfalarda yer alan hikaye, alevlerin ortasında kalarak hayatta kalma mücadelesi veren bir adamın başına gelenleri anlatıyor. Yangın anında yaşadığı korku dolu anları aktarırken, okuyuculara adeta alevlerin sıcaklığını hissettiren bir deneyim sunuyor.
Geçtiğimiz günlerde meydana gelen yangın, bir ormanlık alanda başladı ve kısa süre içinde büyüyerek çevresinde bulunan evleri tehdit etmeye başladı. Yangının çıkış sebebi henüz belirlenememişken, olayın yaşandığı bölgedeki ilk yangın uyarısı, yerel itfaiye ekiplerini harekete geçirmek için düdük çalmıştı. Ancak bu sırada, alevlerin ortasında kalan Adem Yılmaz, farkında olmadan kaderini önemli bir gün belirleyecek olayın içine girmişti.
Adem Yılmaz, yangının patlak verdiği sırada ormanın kenarında yürüyüş yapıyordu. Aniden, yüksek sesle patlayan alevlerin sesiyle irkildi ve arkasına döndüğünde alevlerin ona doğru hızla yaklaştığını fark etti. "O an, her şeyin sona ereceğini düşündüm," diyen Adem, yaşadığı korkuyu ve panik anını kelimelere döktü. Yangın alevlerinin ne kadar hızlı yayıldığını gören deneyimsiz yürüyüşçü, yönünü kaybetmiş ve yangının tam ortasında kalmıştı.
Yangın anının dehşetini kelimelere döken Adem, "Etim eriyormuş gibi yandığımı hissettim," diyerek o korkunç anları anlattı. Alevlerin çevresini sardığı anda, Adem için her şey bir anda değişmişti. Koşarak kaçmaya çalıştığında, alevlerin arasına kapılmış, panik içinde nefes almakta zorlanmıştı. "Yanımda bir arkadaşım vardı, ama onu kaybettim," diyerek daha da zor bir duruma girdiğini ifade etti. Bu sırada, dumanın kalın tabakası etrafı sarmış, görüş mesafesini neredeyse sıfıra indirmişti.
Adem, aniden alevler ile çevrilmişti. Kaçacak bir yer bulmak için can havliyle ormanın kalbine doğru koştu. "Alev rüzgarı beni sarhoş etmiş gibi hissettiriyordu. Sanki beni kendine çekiyordu," sözleriyle yaşadığı korkuyu anlatırken, alevlerle yüzleşmek zorunda kalma durumunun verdiği psikolojik baskıyı da dile getirdi. Bu süreçte, alevlerin sıcaklığını ve dumanın etkisini önceden deneyimlemediği için hazırlıksız olduğu gerçeğiyle yüzleşmek durumunda kaldı.
Sonunda, acımasız alevler arasında yürüyüş yapmak onu daha da güçsüz hale getirmişti. Yaşadığı travmanın ağırlığına rağmen Adem, hayatta kalma içgüdüsüyle hareket etmeye devam etti. Yangın sırasında yardım çağırmak istedi ancak sesi duyulmaz hale geldi. "O an sadece hayatta kalmaya odaklandım. Gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda kendimi bir çalıda buldum," diyen Adem, şans eseri bir grup itfaiyeciyle karşılaştı ve ardından oradan hızla uzaklaştırıldığını anlattı.
Yangın söndürüldüğünde, Adem’e ilk müdahale yapılmış ve hastaneye kaldırılmıştı. "Bedenim yanmıştı ama ruhum hala hayatta," ifadeleriyle yaşadığı zorlu süreci aktaran Adem, yeniden sağlığına kavuşabilmek için mücadele içerisinde olduğunu belirtti. Yangın sonrası yaşadığı travmanın etkileri üzerine konuşan Adem, "Bu olayı asla unutmayacağım ama bir gün daha iyi olacağını umuyorum," diye ekledi.
Yangınlar, insanları olduğu kadar çevreyi de etkileyen büyük felaketlerdir. Bu tür olayların azaltılması ve kontrollerin artırılması gerektiği konusunda toplumda farkındalığın artırılması, böyle trajik hikayelerin önüne geçmeyi sağlayabilir. Adem Yılmaz’ın hikayesi, sadece bir yangın olayının değil, aynı zamanda insanın hayatta kalma içgüdüsünün ve umut etmenin önemini de vurguluyor.
Yangın anında yaşanan anılar, Adem’in hayatında silinmeyen bir iz bırakacak. Böyle olayların bir daha yaşanmaması dileğiyle, yangın güvenliği önlemlerinin artırılması gerektiği bir kez daha gözler önüne serildi. Herkesin güvenliği için, yetkililerin ve toplumun daha dikkatli olması gerekmekte; zira hayatta kalmanın en önemli anahtarı, önlem almak ve bilgilendirilmekten geçmektedir.